O;Trablusgarp’ta savaşçı,Gelibolu’da taktisyen,Sakarya’da meydan muharebesinin galibi,Dumlupınar’da düşmanı denize dökmenin ve “Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir ileri!!!”komutunu veren stratejisti.Ankara’da da politikacı ve reformcuydu.O’nda sihirli değnekmi vardı ki bunları başarabiliyordu.Bu soruya O’nun çevresindeki,kısmen başarılı olabilmiş şahsiyetlere bakarak yanıt verebiliriz.İşte size büyük hayallerin adamı “Askeri KırdıranEnver Paşa”…Bu romantik düşünceli Osmanlının başkomutan vekili,oldukça ihtiraslı ve hayalperest paşa;koca bir imparatorluğu yerle yeksan etmiştir.Çünkü ihtiras ve hayalleri ile gerçeği bağdaştıracak fikriyat zenginliğinden mahrumdu.Yine Mustafa KEMAL’in hocası Yakup Şevki Paşa ise ayrıntı ve gerçekleri analiz edebilen kaliteli bir askerdi fakat ileriye yönelik öngörüleri yetersizdi.Candostu-arkadaşı İsmet Paşaki; İnönü muharebelerinin muzaffer komutanı, Lozan barış görüşmelerinin kurnaz diplomatı, siyasetçisi ise devrimci ruhu fersiz, insiyatifdenyoksun, karar alma yetisi zayıftı.Çok iyi yetişmiş,millet ve vatanseverlikte öncüMareşal Fevzi Paşa da belli kalıpların dışına çıkamayan muhafazakar bir kahramandı.Halide EDİP iyi bir hatipti fakat mandacı fikirlerin etkisindeydi.Eğitimci Hasan Ali YÜCEL ve Dr.Reşit GALİP ki, her ikiside çok iyi yetişmiş entellektüel ve GAZİ’ye gerektiğinde devrimlerin yavaş ilerlediğinden yakınıp kafa tutabilen aydınlardı, fakat politikacı değillerdi.
İsimlerini yazdığımız tarihi şahsiyetler bu milletin öz evlatları olup,milletimizin tarihinde önemli roller oynamışlar fakat hepsi Mustafa KEMAL’in gölgesinde kalmışlardır.Zira O gerçeklere dimdik bakmış,engin hayal gücünün ürünlerini hep gerçeklerle sınamıştır.Matematik öğretmeninden “KEMAL” ismini alan ve “matematik zekaya” sahip olan Mustafa KEMAL;herhangi bir konuda bir sonuç alamadı mı,derhal sorumluluk alır,harekete geçerdi.Sınırlayıcı alışkanlıkları ve tabuları tanımazdı.Yalnızca “eleştirel aklın”yönetiminde bilgi ile hareket ederdi.Bir girişimi başarısız olursa;derhal geri döner,konuyu başka bir açıdan farklı bir yöntemle çözümlerdi.İşte bu saptamış olduğumuz deneme-yanılma yöntemine “bilimsel metot” diyoruz.Konuya bilim ve bilimsel metot bağlamında baktığımızda;İtalyanların Leonardo da Vinci’si, Galileo’si, İngilizlerin Newton’u ve Maxwell’i, Fransızların Descartes ve Pasteur’ü, Almanların Goethe’si,EİNSTEİN’ı,Rusların Mendeleyev’i ve PAVLO’su varsa;biz Türklerin de Mustafa KEMAL’imiz dünya bilim tarihinin en saygınüyesidir.Çünkü O’nu takip eden “Cumhuriyet Aydınlanmasının”yetiştirdiği;Dr.Gazi YAŞARGİL,Dr.Feyza GÜRSOY,Dr.Cahit ARF,Dr.OKTAY SİNANOĞLU,Dr.H.Nusret FİŞEK,Fazıl SAY,Bedri BAYKAM, Dr.Agah OKTAY GÜNER,Dr.Muammer AKSOY,kalpaksız kuva-i milliyeci Uğur MUMCU,Aslan BULUT ( Yeniçağ Gazetesi yazarı),Atilla İLHAN,Dr. Türkan SAYLAN, hocam Dr. Mehmet HABERAL, Dr.Yaşar Nuri ÖZTÜRK ve Nobel Bilim Ödülünü yeni almış olan Prof.Dr.Aziz SANCAR ve daha isimlerini yazamadığım nice MUSTAFA KEMALLER yetiştirmiştir cumhuriyetimiz ve kutsal Anadolu Toprağının anaları…
İçimizden bazıları O’nu hala Hitler, Mussolini, Franko, Lenin, Stalin ve Mao ile anmaya çalışsa da; O sığmıyor dizgenize, çağın ötesine aşıyor, insanlık nasıl ARİSTO’yu, NEWTON’u ve EİNSTEİN’ı hep hatırlıyorsa, bilim kulübünün de onur üyesi olarak Mustafa KEMAL’i unutmayacaktır..
HALK VE HALKÇILIK PROJESİNDE MUSTAFA KEMAL
Bu konuya 18 Mayıs 2001’de Manavgat HAYAT GAZETESİ’ndeki yazımdan alıntı yaparak başlamak istiyorum. Mevzuyu en iyi Gazi Mustafa KEMAL’in kurduğu hükümetin tanımında görmek olasıdır. “Bu hükümet demokratik bir hükümet midir, sosyalist bir hükümet midir, yani şimdiye kadar okuduğumuz kitaplarda ismi sayılan hükümetlerden hangisidir? Efendiler; bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist bir hükümet de değildir. Ve hakikaten kitaplarda var olan hükümetlerin, bilimsel nitelik olarak hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Sosyal bilimler noktasından açıklamak gerekirse “HALK HÜKÜMETİ”dir deriz. Halkçılık sosyal düzeni emeğe, hukuka dayandırmak isteyen bir “sosyal doktrin”dir efendiler. Hükümetimizin dayandığı esasın sosyal bilimlere dayanan bir esas olduğunu açık bir suretle görmekteyiz. Fakat ne yapalım ki demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş, hiçbirine benzemiyormuş. Efendiler biz benzememekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benziyoruz. Sosyal doktrin bakımından dahi düşündüğümüz zaman, biz hayatını, bağımsızlığını kurmak için çalışan emekçileriz, zavallı bir halkız.” İşte bu bağlamda büyük milletimizin evlatları, hep bir ağızdan; “bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı, sayımızın azlığına düşmanın çokluğuna bakmaksızın kanımızın son damlasına kadar mücadele etmeliyiz “TÜRK GENÇLİĞİNİN” yürüyüş sloganı bu olmalıdır. Geleceği kurgularken de; milletin refahı için emeğin gücünün yanında sermayenin ve bilginin de,bugünün dünyasında lider ülke olup, muassır medeniyetin üstüne çıkabilmek için, bilim ve teknoloji üretmeliyiz, onun için de “Asılın Gençler Matematiğe” ve sanat dallarına… Bilim size; vatan sevgisini, millici olma bilincinin yanında genel insanlık ahlakını da verecektir.
Güneşli başı ve ışık saçan gözleri ile milletinin bilincinde kök salmış olan Gazi Mustafa KEMAL’i unutturma gayretleri boşunadır. Eğer 5-6 yaşındaki bir kız çocuğu elinde Türk Bayrağı ile Anıtkabir’e gidip; hüzün ve sevinç gözyaşlarını aynı anda döküyorsa orada durunuz.Atatürk’ü anlamanız için okumanız, ülkemiz ve milletimizin bugünü hemde geleceği için elzemdir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü gönülden sevgilerle anıyoruz. Hasta yatağında“Beni Türk Hekimleri’ne Emanet Edin” diyen Kemal ATATÜRK; yarınlar için, Türk Gençliğinin içinden nice MUSTAFA KEMALLER’in yetiştirilmesinde öğretmenlere, yurdun savunması ve cumhuriyetin korunması içinde TÜRK ASKER VE GENÇLİĞİNE sonsuz güven duyuyordu.
Gençlerimize cihatçı sloganları söyleterek bir yere varamayız. Salt “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” nidaları ile meydanları inletmek de yetmez. Bu çocuklar, bu ülkenin geleceği, onlara dünya nereye gidiyor, coğrafyamızda neler oluyor, bunları anlatıp beyinlerini uyarmak, tokatlamak lazımdır. İnsanlık; MARS’ta sıcak mevsimde akan tuzlu suyun peşindeyken, onlara beyinlerini nasıl kullanacaklarını öğretmeniz daha yararlı olur. Gençler; beynin gıdası matematik,sanat ve spordur.Asılın natürel bilimlere ve sanat dallarına. ATATÜRK’ün öğretmenlerden isteği olan “Muallimler cumhuriyet sizden irfanı hür, vicdanı hür nesiller ister” temennisine de ancak bu alanlara yönelerek ulaşılabilir.
Sonuç olarak; şu saptamalarla bitirelim. Mustafa KEMAL, BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN tarihin derinliklerinden gelen vasıflarına haiz evlatlarından biri olup; milletinin ve insanlığın yarınlarına yön vermiş, tarihimizdeki özgün yerini almıştır. Askeri ve politik bir deha olmanın yanında; evrensel bilim kulübünün de onur üyesi olmayı haketmiştir. Ayrıca; “Ey yükselen yeni nesil cumhuriyeti biz kurduk onu yüceltecek olan sizlersiniz” derken, bu bağlamda gençlere ve onları yetiştiren anne-baba ve öğretmenlere büyük sorumluluk düştüğüne dikkat çekmekteydi. Bu vesile ile emekli olan ve halen çalışan “cumhuriyet aydınlanmasına haiz” eğitimcilerimiz belediyelerin “gençlik eğitim merkezlerinde” gençlerin (sosyo-politik aydınlatılmasında, bilim kulübü etüt merkezlerindeki çalışmalarda ve sanat alanlarındaki çalışmalarda) görevlendirilmeli ve madden de desteklenmelidirler. Aksi halde aydınlanma devrimi sekteye uğrayacak ve hızla Orta Doğunun çöl devletleri konumuna düşmemiz kaçınılmaz olacaktır. Bu durum milletimizin “bağımsızlık ve özgürlük karakteri” ile çelişir, muhtemel sonuçları itibarı ile de vahim bir vaziyettir ve vaziyetten vazife çıkaranların önünü açma cehaletinde bulunmuş oluruz. Bu nedenle eğitimcilerimiz, öğrencilerimiz ve milletimizin duyarlı fertleri yeniden, Büyük ATAMIZ’ın “nutkunu” Ziya GÖKALP’i, feylezof-şair Attila İLHAN’ı ve son üç yüzyılın en genç profesörü, 26 yaşında profesör ünvanını alan tek bilim adamı Dr.Oktay SİNANOĞLU’nun eserlerini, BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ’ni, Yeni Çağ Gazetesi yazarı Aslan BULUT’un GÜNEŞ ÜLKESİ isimli eserini, Daniel L. LİEBERMAN’ın İnsan Vücudunun Öyküsü kitabını, özellikle gençlere yol göstermesi bakımından (gençlik aşksız olmaz) Linda CAROLL’un Love CIRCLES (aşk döngüsü) adlı eserini ve Türkçe “BİLİM VE GELECEK”, NATURE ve SCIENCE dergilerini okuyup takip etmelerini öneriyorum.
Gençliğe çok yer ayırdım çünkü Atamız “Nutku” “Gençliğe Hitabe” ile bitirmiş, Bursa Nutkunu Türk Gençliğine ithaf etmiş ve “bütün umudum gelişmekte olan gençlikte” demiştir.
Sonuç olarak “KEMALİZİM VEYA ATATÜRKÇÜLÜK” bir ideolojidir. İdeoloji nedir? İdeoloji bir fikir akımı ve onun eylemli halidir. İşte KEMALİZİM; GEÇMİŞİN, GÜNÜMÜZÜN VE ÇAĞLAR ÖTESİNİN de “Toplumcu Realist ve Eleştirel Akılcı”en gerçekçi ideolojisi olmaya ve insanlığın geleceğini aydınlatmaya devam etmektedir. Eğer KEMALİSTSENİZ başka siyasi kimliklere hayranlık duymamalısınız ve onları örnek alamazsınız.Liberal Sol veya Piyasa Ekonomisine güzelleme de yapamazsınız. Anadolu Toprağının derinliklerine kök salmış, Büyük Türk Milletinin bilincine ve gönlüne taht kurmuş bu ideolojiyi hiçbir güç yok edemeyecektir.Onun için O’nun gibi dimdikdurun, devrimci olun ve ideolojisini savunun…
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 85’inci yılında saygı,özlem ve minnetle anıyoruz.
Dr.Ramazan AÇIKGÖZ
+ There are no comments
Add yours