Manavgatlı iş insanı Mehmet Ali Cengiz yaklaşık 2000 yaşında olduğu tahmin edilen zeytin ağacını yeniden yaşama döndürdü. Asırlık ağaç 2,5 yılın ardından yeniden meyve verdi. Cengiz bütün ağaçların korunma altına alınması gerektiğini vurguladı.
Mehmet Ali Cengiz; “Anıt ağaçların bir tarihi eser gibi korunmasını isteyen bir insanım. Çünkü bunlar gerçekten yaşayan bir tarih. Bölgemizdeki Kepçe operatörlerine ve sera yaptıranlara söylüyordum. Böyle yaşlı ağaç söktürmek isteyen olursa mutlaka benim haberim olsun diye. Bundan iki buçuk sene önce bir operatör beni telefon ile aradı. Ağaç var bu ağacı söktürmek istiyorlar gelebilir misin diye. Haberi alır almaz köye gittim. Ağacı gördük. Sonra ziraat mühendisi arkadaşımı davet ettim çünkü bu kadar değerli bir ağacı rastgele sökemezdik. Bilimin ışığında gereken her şeyi yaparak ağaca zarar vermeden yerinden aldık, ücretini ödedik. Ona yakışır bir yere getirerek diktik. Açık söylemek gerekirse en az anneme bakar gibi bu ağaca baktım. Ben iyi bir çiftçinin çocuğuyum fakat bu ağaca bakarken de sadece kendi bilgimle değil. Bu konuda mühendis arkadaşlarım, özellikle Raşit bey çok yardımcı oldu. Gübrelemesi, bakımı her şeyini kendisi yaptı. Bir bebeğe bakar gibi baktık, iki günde bir sulanıyor.. Özel gübreler ve takviye olarak saçak geliştirici gübre kullandık. Hayata tutunmasını sağladık. Bu öyle bir mutluluk ki yoğun bakımdaki bir hastanın sağlığına kavuşması gibi tarifi imkansız bir mutluluk. Bu yaştaki bir ağacı yaşatmak hiçte kolay değil. Meyve vermeye başladı. Meyve verdiğini görünce tarifi imkansız bir mutluluk yaşadım. Bu muhteşem anıt ağacı bizim ilgimizi karşılıksız bırakmadı. Her bir tanesi benim için altın değerinde. Kitabesi yazılacak. Hikayesi yazılacak ve gelen her turist bu ağacın önünde mutlaka fotoğraf çektirecek. Belki başkalarına da örnek olur bu tip ağaçlara sahip çıkılması gerektiğini düşünüyorum.
Bir çiftçi ailesinin çocuğuyum ve babam çok iyi bir çiftçiydi. Hatta rahmetli vefatından on beş gün önce zeytin ağacı ektirmişti. Ben o zaman şok olmuştum. Ya baba bu yaşta! derken Hayır, hayır dedi. Ben yemezsem bana nasip olmazsa çocuklarım, torunlarım, kurtlar, kuşlar, buradan geçenler, onlara nasip olur dedi. Böyle de derin bir hikayesi var. Şimdi onun ekmiş olduğu bahçeye dört gözle bakıyoruz. Muz seraları yapılırken onlarca anıt ağacın kesilerek odun yapıldığını duydum ve çok üzüldüm, bu ağaçlar mutlaka korumaya alınmalıydı. Yazık oldu. Batıda bu belli yaştaki ağaçların kimlik kartı var ve koruma altında. Ben son anda odun olmaktan kurtardığım bu ağacı herkesin görebileceği iş yerimizin önüne diktirdim. Mağazaya gelen 250 bin turist bu ağacı görüyor inceliyor bilgi alıyor ve fotoğraf çektiriyor. Bu ağaç biz Türkler Anadolu’ya gelmeden buradaydı, bu ağacın sahibi olmaz bu ağaç tarihi eser niteliğinde olduğu için bütün insanlığıdır. Ben böyle düşünüyorum. Batı da yaşayan anıt ağaçları müzesi var ve ücretle geziliyor. Böyle bir müze olsa şehrimize müthiş değer katardı. Fakat biz değerlerimizin farkında değiliz ve Sonuç olarak şunu söyleye bilirim “ Bu anıt ağaç şu andan itibaren benim olmaktan çıktı, artık bu ağaç Manavgat’ın malıdır. Bakımı, korunması bize ait olacak. Dileğim örnek olur başka başka ağaçlar odun olmaktan kurtulur.” dedi.
(Büşra Deveci)
+ There are no comments
Add yours