Zorluklarla, imkansızlıklarla elde edilen başarı çok daha kıymetlidir..
Suyu bol, toprağı verimli topraklar da yetişmek, yetişip de ürünler, meyveler vermek verebilmek güzel iken, kıraç topraklar da, susuzluk için de yetişmek, yetişip de meyve, ürün vermek çok daha güzeldir.
Çok daha övgüyü , alkışı hak eder..
Bilenler ,tadanlar iyi bilir ki; kıraç kavunun ,karpuzun,domatesin , salatalığın tadına doyulmazlardandır..
İşte; bu tadına doyulmazlardan birisine ben geçtiğimiz günlerde Manavgat devlet hastanesinde rastladım..
Manavgat devlet hastanesi, hitap ettiği, hizmet ettiği nüfusa, hasta sayısına göre çok yetersiz, çok küçük…
Bunu herkes biliyor kabul ediyor..
Başta hastane başhekimi Mehmet Deniz, hastane yönetimi, birbirinden değerli doktorları..
Hemşire, teknisyen,hasta bakıcıları olmak üzere hemen herkes bu yetersizliğin arkasına sığınmak kolaylığını seçmeyip , zorlukları kolaylaştırma yoluna gitmişler..
Hastane küçük, doktor sayısı ile hasta sayısı orantısız,keza araç gereç, sağlık ekipmanları da nüfus ve hasta sayısı karşısında yetersiz..
Her şeye rağmen,geri çekilme yok,en iyi müdafaa hücumdur, taktiği misali, kısıtlı imkanlarla en güzel hizmeti vermeye çalışmıyor,veriyorlar..
Bu iş tıpkı,45 kişilik otobüsün 150 yolcu taşıması..
10 ton yük taşıma kapasitesi olan kamyonun 50 ton yük taşıması gibi .
Sayısını kendilerinin bile bilmediği hastalara en üst düzeyde hizmet eden bu güzel insanlara ne kadar teşekkür etsem azdır..
İlk defa gördüğüm,minik torun Fatma Mira’yı muayene eden Uzman doktor Elif Ezgi Haccaoğlu’nun olağanüstü saygılı davranışını, gösterdiği ilgiyi ,kendine çok yakışan güler yüzünü Manavgat devlet hastanesinin her yerinde görmek mümkün..
Bu güzellikleri her devlet dairesinde görmek isteriz elbette.
Teşekkürler..
Olağanüstü gayretleri ile zorluklar içinde bile Türk milletine en iyi hizmeti verenlere..
Teşekkürler,her zaman iyi ki var.. dediğim Türkiye Cumhuriyeti devletini en iyi şekilde temsil edenlere..
+ There are no comments
Add yours