Saklasam da on yıllar içinde sönmeyen dumanı var.
Kırkında, üç on yıldır kılıcı sulu annesi kınında.
Üç aylık gebeydi nikahta, beş aylık ve beş yıllık hali resimde.
Bir de kış güneşi, zemheri geceler, sonra camcı babası, yemci anası.
Saf berraklığa akar hırsla girdi cellat, daldı kanayan yaraya.
Birbirimiz birimiz hiç biz olamadık, yazıda kaldı dumanı tüten kül.
Ekilen düşmanlık tohumları dikenlendi, dallandı, kökten çürüdü.
Ne rüzgar esti ne yağmur yağdı ne pınar aktı, kuraklık kile döndü.
Kanun yasaya baksa DNA’sı, mayası benden değil.
Yürek yakan saflığım kalem silgi ben çaldım öğretmenim insanlığım.
Birine haksa sekize de olmalı, kendimden davacıyım Hakim Bey.
Yılan, kurt, mikrop dolaşırken gövdede öküz öldü; akar bitti Savcı Bey.
Şimdi gün ardı kıştan bahara dönen yıllar duygu gönülde inler.
Sancılı hikayeler, yakılan bağlar, kalan kervan geçmez, inler, yarlar.
Amazonlarda cennet, Fizan’da çöl vahası, yazıya akan insan aynası.
İşte bayram arifesi, çöl izinde tüten doğal bir yaşam izi.
Pul pul ışıltılı derisi, yanardağ gözleri, közü sönen ateşi, bir dehanın nefesi.
Esir etti insanlığa kendini, kayalıkta açan çiçekleri, böcekli arı balları.
Tabiatı NeHaS toprağı, aradığı çağlar coşkulu sevgili ateşi.
Dumanlı, ıslak, verimli ovada; başaklı, meyveli, çiçekli bahçesi.
NeHaS Yazar Halil YILDIRIM
+ There are no comments
Add yours