ÇOCUKLARLA KONUŞMAK GEREK.. 

Paylaşmak Güzeldir..

“Çocuğu olan olmayan herkese itham olunur”

Bazen çok zor durumda kaldığımızda internet ortamı yetişeviriyor imdadımıza.

Bugünde öyle yaptık.İnternet ortamından bir yazı ilişti gözümüze..

Hepinizin hoşuna gideceği düşüncesi ile paylaşayım istedim..

******                        

“Çocuklarınızla konuşun…

Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım.

Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı.

Babam akşamları eve yorgun dönerdi.

Ben bütün gün evde sıkılır, onun gelişini iple çekerdim.

Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim.

Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi.

Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa  masada  bir araya gelirdik babamla.

Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım.

Babam sinirlenir, ‘Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen

kafamı ütüleme!’ derdi.

Annem de ‘Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksın babanla?’ diye çıkışır,

beni odama gönderirdi.

Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol  alırdım. Babam arkamdan,

‘Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadım.’ diye bağırmaya devam ederdi. ‘Keşke benim de bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık’ derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.

Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi.

Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı.

Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı.

Bir gün anladım ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabilecek oyunlar geliştirmeye başladım.

Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; ‘Bak, böyle uslu uslu

oyna işte.’ diyordu. Babam bazen göz ucuyla  bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu.

Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu.

‘Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.’ diye komşulara anlatıyordu annem halimi.

Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı.

Annem ‘Odanı topla!’diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum.

Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı  beceremiyordum.                              Annem odama gelip ‘Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım. ‘ dedi bir gün.

Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden alırsa ben ne yapacaktım?

Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam  eve gelince uygun zamanı kolladım. Her zamanki             gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı.

Hım, dedi ‘Çok güzel olmuş. Bu adam benim herhalde.’ dedi.

Ben ‘Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.’dedim. O ‘Hayır, bu adam benim, bu                                 çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.’dedi.

Ben yine ‘Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.’ dedim.

Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: ‘Peki neden  bizi küçük çizdin?’ dedi. Heyecanla başladım

anlatmaya. Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz.                    Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız.

Ben işten geldiğimde yorgun olacağım.

Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde  kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile.

Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde ‘Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.’ diyeceğim.

Ve bir de bağıracağım ‘Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar’ diye

Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

Duyduklarına inanamıyorlardı ..

Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi.

Farkında’ Olmalı İnsan…

Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.

Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür.”

******

Nasıl ama güzel değil mi?.

Haydi kalın sağlıcakla..

Her şey yüreğinize göre olsun..

HOPDEDİK

ÖMÜR.

Bir iki,üç

beş,on..

Yirmi,elli.

Her neyse

ömrün bedeli belli.

Yaşayalım

yaşadığımız kadar

yürekler yüklü olsun

sevgi..

You May Also Like

More From Author

+ There are no comments

Add yours