Şinasi Nahit Berker’in güzel sözüdür “Gazeteci olunmaz, doğulur”…
Geçmişte rağbette idi bu söylem şimdilerde öyle mi?..
Gazeteci doğulmuyor, gazeteci olunuyor, yada birilerinden aldıkları üç-beş kuruşluk sermaye ile kendilerini “Gazeteci” zannedenler maalesef gün geldiğinde duvara tosluyor…
Gazetecilik falan kalmıyor..
Adamın hiçbir kabiliyeti ve yeteneği yok, hasbel kader girdiği gazetecilik mesleğinde türlü dolaplarla işini götürüyor..
Televizyon kanalı kuruyor, kömür pazarlıyor.. Güreşlerde belediyelere kıspet satıyor..
Belediye başkanları ile biz görüşemezken onlarla yatlarda, beş yıldızlı otellerde, kapalı kapılar ardında yaptıkları kirli pazarlıklarla belediyelere çöküyor, milyonluk faturalarla malı götürüyorlar..
Hiçbir şeyin karanlıkta kalmadığı ülkemizde gün geliyor bu çirkin pazarlıklar ve çirkin alışverişler gün yüzüne çıkıveriyor..
Manavgat’ta çıkardığımız gazetelerimize abone olmaları adına randevu talep etsek, üç-beş abone yapın destek olun desek de nafile..
Ne zaman bizim belediye başkanlarımız sıkışsa bir basın toplantısında yüz yüze geliyoruz..
Bizim oğlan yazar nasıl olsa diye iki bardak çay, birkaç pişi…
Birkaç dilim peynir ve zeytinle basın kahvaltısı bitiyor, bizler gelişmeleri Manavgat adına kaleme alıyoruz, Manavgat için, Manavgat’ın geleceği için..
Abonelik mi?.. Ne abonesi be kardeşim..
Gazeteci olmayanlara tam destek kentinin gazetecisine selam vermekte birle zorlanmak..
Olsun canınız sağ olsun..
Dünkü yönetimlerde, bugünkü yönetimlerde de “Aynı tas, aynı hamam” yaz bizim oğlan..
Ne güzel bir atasözüdür “Dün yediğin hurmalar, gün gelir seni tırmalar”…
Biz hurmayı dost elinden hac vazifesini yapıp gelen mübarek insanların elinden yedik..
Haramla, üç kağıtçılıkla, abidük, gubidikle işimiz olmadı şükürler olsun!..
1968 yılında mesleğe büyüklerimizin eline su dökerek abdest almayı öğrendik, okul metrese görmedik alaylı gazeteciliğin tam hakkını vererek geldik bugünlere..
Milyonluk değil binlik akçeyle bile işimiz olmadı, olması da mümkün değil..
57 yılı geride bıraktığımız onurlu mesleğimize başladığımız günden bugüne geçen süreçte dahil haram geçmedi kursağımızdan..
Borçlandık, harçlandık ama kalemimizi asla satmadık.
Boyun eğmedik, kalemimizi kiralamadık. Çünkü bizim için dün de, bugün de varsa yoksa vatandı, varsa yoksa Manavgat’tı.
Ve bizler bu topraklara olan sevdamızla, bu mesleğe olan sadakatimizle aynı çizgide yürümeye ölene dek devam edeceğiz.
Okuyucumuzun da çay ve pişi ile geçiştirilen samimiyet ile yatlardaki kirli pazarlıkların farkını her zaman bileceğine inancımız tamdır.
Bundan sonrada aynı çizgide ölene dek yolumuza devam edeceğiz..
Varsa yoksa vatan.. Varsa yoksa Manavgat dedik..
Demeye de devam edeceğiz..
Bundan sonrada aynı çizgide ölene dek yolumuza devam edeceğiz..
Gazeteciliği biz ustalarımızdan dürüstlüğü, kalem satmamayı..
Önce vatan ve yaşadığın kentin sorunlarına eğilmeyi öğretti..
Bizim kitabımızda asla kalem satmak ve yol bulmak gibi konular yer almadı..
Bundan sonrada almayacak Allahın izniyle…
Doğru bildiğimiz yoldan sapmadan, kalem ve düşüncelerimizi satmadan ölene dek mesleğimize devam edeceğiz.
Haydi, kalın sağlıcakla,
Her şey yüreğinize göre olsun.
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.

+ There are no comments
Add yours