İŞİNE GELİRSE!..

Her canlının üzerinde, ama ağır, ama hafif yük ,yükler vardır..

Kimisinin gücü, yük çok ağır olsa da taşımaya yeter ve bu yükü taşırken; of bile demez.

Kimisi de olmayan güçle en ufak yükün altında ezilir gider..

Bazıları kendi yükünü taşır, bazıları da kendi yükünü başkalarına taşı tır..

Alan memnun satan memnunsa sorun değil de ; taşıma mecbur edilmişse işte o normal gelmez taşıyana..

Bir de yük taşımayı meslek edinmişler, onu görev saymışlar vardır..

Onların aldıkları görevi iyi yapmaları hem kendilerini hem de yüklerini taşıdıklarını memnun eder.

Günümüzde ki yük taşımalar farklı farklı olsa da ; benim konu edeceğim yük taşıma; ben ve ekibim sizlerin yükünü taşıyacağız.. diyerek yola çıkan, görev alan, sivil toplum kuruluşlarının başkanları, siyasi parti ilçe, il, genel başkanları, belediye başkanları, devlet memurları, milletvekilleri, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları…

Asıl amaç ,asıl vazife belli iken, amaç üzüm yemek iken; ilk fırsatta, ilk adım da bağcı dövmeye ,kendi ,eş dost ve yandaşlarının cebini doldurmaya başlanılıyor, testere bir kenara bırakılıp ; keser kullanılmaya başlanıyor..

Eskiden bu işler arada sırada,tek tük,binde bir olurken, yapılırken ; şimdilerde adeta bir moda oldu,bir salgın hastalık haline dönüştü ve hemen her gün yenileri duyulur,görünür oldu..

Milletin bizi temsil edin,bizim yükümüzü taşıyın, bizim işlerimizi yapın ..diye seçtikleri, devletin; benim işimi yapın ,milletime hizmet edin ..diye memur edip maaşlarını verdikleri,asıl işlerini, görevlerini bir kenara bırakıp ,sanki bu makama mevkie kendi ceplerini doldurmak,kendi işlerini yapmak, kısacası; çalıp çırpmak ,milleti haraca, rüşvete bağlamak için gelmişler gibi,gemi azıya alarak, utanmayı arlanmayı ,kanundan korkmayı unutarak yalın kılıç dalıyorlar.

Ortalık, siyasi partilerin ilçe ,il ,genel başkanları, belediye başkanları, milletvekilleri, hakim savcı avukat öğretmen,her mesleğin memurları, polis , asker, emniyet müdürünün hırsızlıkları , yolsuzlukları, rüşvet iddiaları ile çalkalanıyor..

Hastalık vücudun değil ülkenin her tarafını sarmış, işin acısı; tedavi edecekler de hasta olmuşlar, hastalığın sebebi olmuşlar..

Bakar mısınız şu işe.

Belediye başkanları,birim müdürleri, emniyet müdürü bu işlerin merkezinde..

Suçlu yakalamakla görevli emniyet müdürü, suçlu olmuş polisten kaçıyor, vay anam vay.

Devletin öğretmen olarak görev verdiği öğretmen,okuluna göreve başlamadan, yasak olmasına rağmen, özel dershane de göreve başlıyor..

Öğretmen hiç hakkı olmadan,bilgisi , tecrübesi yetmediği halde , öyle yada böyle kapağı attığı,tayinini yaptırdığı,Manavgat’ın en üst düzeydeki öğrencilerinin eğitim gördüğü okullar da ; sen şu dershaneye gideceksin..diyerek ,zorla öğrencileri ,para , rüşvet aldığı dershanelere yönlendirme yoluna gidiyor..

Sen devletin öğretmeni misin yoksa özel dershanenin öğretmeni misin?

Çok istiyorsan dershane de ders vermeyi istifa et devlet memurluğundan git dershane de ders ver..

Senin zaten böyle seçme öğrencilere ders verecek bir bilgiye tecrübeye sahip olmadığını herkes biliyor da; bulmuşsun bir yolunu ,bir adamını atmışsın kapağı rüyanda bile göremeyeceğin okula

İnsanlar bir servet döküyor, büyük riskler alıyor, devletin verdiği izin doğrultusunda dershane açıp kirasını ödediği, vergisini verdiği onlarca öğretmen çalıştırdığı iş yerinde ekmek kavgası yapıyor..

Sen ne yapıyorsun?

Devletin verdiği maaşla yetinmeyip, asıl görevini yapmayıp ,okulda vermediğin,daha doğrusu; vermeye gücün yetmediği,sende zaten olmayan bilgileri , rüşvet aldığın, hatta ortak olduğun dershanelerden almaya zorluyorsun..

Meydan boş zannediyorsun da ,meydan hiç de boş değil be öğretmen kardeşim..

Bak dün suçluların korktuğu birisi bugün köşe bucak polisten, kanundan kaçıyor.

Mesleğinin kıymetini bil ve o pırıl pırıl öğrencilere örnek ol, onları yetiştirmeye gayret et, yok ben dershane de çalışacağım diyorsan elini kolunu tutan yok ya ;

buyur orada çalış,milletin geleceği öğrencileri de ; rahat bırak, bu işi, mesleğini düzgün yapanlara bırak.

Herşey yüreğinize göre olsun..