Manavgat ın iki değerli evladı,herkese nasip olmaz olanlardan, milletin vekili olmuş birisi iki dönemi tamamlayarak emekli olmuş, diğeri iki dönemi bitirmek üzere yelken açmış iki milletvekili..
Milletvekilleri,önce oylarını alıp da milletvekili seçimlerine vesile olan ,yörelere,köylere, mahallelere, ilçelere ve illere hizmetlerin gelmesi için yoğun çaba sarf etmeleri gerekmektedir..
Herkes tarafından bilinen eksiklikleri gidermek, Ankara’dan gelmesi gereken hizmetlerin gelmesi için gece gündüz çalışıyor olmaları gerekir..
Seksen bilmem kaç milyon Türk evladından parmakla gösterilecek kadar az olan , şanslı mı desek, parası bol mu desek,bir yerlerden torpilli mi desek insana nasip olan bu kutsal görev süresi uzun gelse de ; göz açıp kapanana kadar bitiveriyor..
Bitip giden bu görev sonrası geride ,biraz kül, biraz duman,işte ben oyum.. Misali, yapılan, getirilen, ön ayak olunan hizmetler kalıyor geriye.
Sıradan devlet memurlarına, küçük bir beldenin belediye başkanına, oda, sendika başkanlarına bile görevleri bitiminde; memur kardeş, başkan kardeş,görevde bulunduğun süre zarfında yapman gereken neleri yaptın, hangi hizmetleri getirdin, hangi güzellikleri yaşattın ?bir anlat bakalım… Denilirken; bunca yıl Manavgat’ın oyları ile milletvekilliği yapanlara aynı soruları hatta daha fazlasını sormazlar mı? Sormak hakları değil mi?
Sizleri insan olarak, birer Manavgat evlâdı olarak, her zaman saygı ve sevgi içerisinde olduğunuzu en iyi bilenlerden birisi olarak sever sayarım.
Ama sevmem saymam bir takım eksikliklerinizi görmeme engel değildir..
Dost acı söyler..
Son yıllarda ne yazık ki Manavgat hak ettiği hiç bir hizmeti alamadı, nüfusu günden güne hızla artarken, aldığı hizmet yok denecek kadar az..
Ağlamayan bebeğe yemek de,su da vermezler .
Dünya tatlısı torun küçük Fatma Mira bile genlerinden aldığı sesini çıkarması, açlığını, susuzluğunu belli etmesi ve bunu canlı ve gür sesiyle bizlere duyurması ile hem ekmeğini ,hem suyunu temin ederek aç ve susuz kalmıyor..
Gelmeyen, getirilmeyen hizmetler için sevgili torun kadar sesini çıkarmayan, çıkaramayan Manavgatlılar suçlu elbet.
Manavgatlılar suçlu da; onların haklarını savunması gereken siz milletvekillerinin hiç mi suçu yok?
Ziyaretler güzeldir , olması gerekenlerdir..
Ziyaret ettiğiniz edip de bu güzel pozu verdiğiniz değerli sağlık bakanımız kısa bir süre önce Manavgat a geldi ve dün bitmiş olması gereken 300 yataklı Manavgat devlet hastanesi inşaatının diyeceğim de; yarım bile denilemeyecek ,adeta geçiyordum uğradım tilki kardeş..der misali,temel atmayı bırakın, düşüncesinin bile geçmeyeceği bir göl, bataklık alanına ,adeta intihar eder gibi hastane yapalım diyerek atılan temelin, öylesine bırakılıp da gidilen enkazının önünde konuşma yapmış, çok güzel pozlar vermiş,adeta gaz almıştı .
Eğer konuşma, poz verme ile bir şeyler hallolsa idi, bizim hastane bitmese de, inşaatı hızla devam ediyor olması gerekmez miydi?
Değerli milletvekilleri, sevgili kardeşlerim arada şöyle bir etrafınıza bakın, Manavgat a hangi hizmetler gelmiş, hak ettiği hangi hizmetleri almış?
Doğru,çok güzel,beş yıldızlı otel konforunda bir hapishanemiz var..
Saray gibi adliyemiz var..
Valilik sarayı gibi hükümet konağımız var..
İçinde ziraat mühendislerinin klimanın sıcaklığı, serinliği ile oturup kedi köpek aşısı yaptığı, arazi,bağ bahçe de neymiş dedikleri saray güzelliğinde binamız var..
Söz konusu, zor para kazanan esnaflardan para almak, ceza almak olduğunda görevlerini çok güzel vergi dairesi, icra dairesi, SSK hizmet binaları var .
Mevzu Deli Dumrul gibi esnafa ceza yazmak olunca , yetersiz kalan vergi dairesi memurlarına takviye için yaz aylarında yüzlerce vergi memuru koşar adımlarla Manavgat a geldiğini de unutmayalım..
Suyu boşa akan Manavgat ırmağının barajları malûm kişilerin tekelinde olduğu için,bizler o suyu bile zemzem suyu fiyatına içer değil,kullanır olduk..
Kazıkçı Voyvodanın Antalya temsilcisi büyük şehir Belediyesi’nin şeytanın aklına bile gelmeyecek,suya kota koyması ile elimizi yüzümüzü bile korkarak yıkar olduk .
Antalya Manavgat kara yolunun durumunu ben yazmaktan yoruldum..
Her şey gözler önünde iken , suçlu aramanın da bir anlamı yok da ; insan böyle resimleri görünce bir kaç kelime yazmak istiyor.
İşin en acı tarafı da ne konuşmaların ne nede yazmaların hiç bir işe yaramayacağını bilmesi..
+ There are no comments
Add yours