DEVLETLERİN EKONOMİDEKİ ROLÜ ve KEMALİST DEVLETÇİLİK– 6

Paylaşmak Güzeldir..

Ülkede resmî olarak Kırmızı Bayrak olarak adlandırılan bayrak, kırmızı rengin üzerine bayrağın sol köşesinde bulunan sarı renkli bir büyük ve dört küçük yıldızdan oluşmaktadır. Kırmızı renk komünizmin ve Çin Han Ulusu’nun simgesi olarak kullanılmakta olup, büyük sarı yıldız komünist partinin önderliğini ifade etmektedir. Büyük sarı yıldızın sağ tarafında kavisli bir şekilde bulunan dört küçük yıldız ise ülkede var olan dört sınıfı (çiftçiler, işçiler, küçük burjuva ve Çin-Japon Savaşı döneminde Japonlara karşı komünizmin yanında olan firmalar) temsil etmektedir.
İnsanlık tarihinin 4 büyük buluşunda barut, kâğıt, matbaa ve pusula Çin’in imzası vardır. Son zamanlarda dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olması nedeniyle Çin Halk Cumhuriyeti’nin uyguladığı ekonomik modelleri irdeleyelim. Çin; yerkürenin %7’sini oluşturmaktadır.Worldometers’in internet sitesinde yer alan bilgilere göre 2023 yılında dünya nüfusu 7 milyar 924 milyon kişi olarak kaydedildi. Listenin başında 1 milyar 439 milyon kişi ile Çin birinci sırada yer alırken, 1 milyar 380 milyon ile Hindistan ikinci, 331 milyon kişi ile ise ABD üçüncü sırada yer aldı.GSMH (gayri safi milli hasıla) yönünden dünyada ABD den sonra ikinci sıradadır ama kişi başına düşen GSMH yönünden incelersek 102. sıradadır.
Çok gerilere gitmeyelim, 1937 yılında Çin’in ulusal önderi MAO’nun öncülüğünde yürüyen Kızıl Solucanlar (zulme karşı yürüyen kahraman Çin köylüleri) yönetimi ele geçirdiler ve 1949 yılı itibariyla kolektivist bir üretim modeline geçtiler. Kamu mülkiyeti ve kamu çıkarları temel alındı ve her şey kalkınma planları çerçevesinde yapıldı. Bu uygulama doğası gereği pek başarılı olamadı. Kolektivist ekonomi dönemi 1970’lere kadar sürdü. Bundan sonra köylülerin ürünlerini pazarlarda satmalarına ve özel mülkiyete de yer verilmeye başlandı. Bu dönemde de kamu, ekonomide öncelikli ve ağırlıktaydı, kısıtlı da olsa özel sektör girişimlerine izin verildi.
1980’lerden sonra özel girişim ekonomide önem kazandı ve başarılı örnekler de oldu. Devlet yine ekonomide öncelikli işlev görmekteydi. 2000’li yılların başında ise Çin ekonomisinde devlet ve özel girişim, hukuksal açıdan eşit duruma getirildi. Bunun yanında yerel yönetimlerin yöresel yatırımları, halk firmalarının girişimleri, kooperatiflerin yatırımları da ekonomide 3. bir sektör olarak doğdu. Bu da halk sektörüdür.
Böylece Çin, sacayağını tamamlamış oldu. Çin’de uygulanan ve 1987-1996 yılları arasında Çin’in ulusal gelirini tam 4 kat artıran bu model; Kemalist Devletçilik Modelinin aynısıdır. Çin; kalkınma stratejisini Milli Ekonomi Modelini esas alarak, Kemalist Devletçilik Modeline oturtmuştur ki bu model; devlet girişimciliği, özel sektör ve halk sektörü ekonomik faaliyetlerinden oluşan bir ulusal kalkınma modelidir. Bu model ile yurt içi ve yurt dışı rekabet başarıyla uygulanmakta, kaliteli üretim yapılmakta ve istihdam sorunları çözümlenerek parlak sonuçlar elde edilmektedir. Çin; bizdeki sivri zekalıların “1923’lere mi dönelim” diye küçümsedikleri modele dönmüş ve sorunlarını çözüp, hızla kalkınma yolunda ilerlemektedir. Çünkü uygulanan model bilimseldir. Bilimsel doğrularda her uzam ve zamanda geçerlidir. Şu da bir gerçektir ki; gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerin ekonomik kurtuluşu, sanayileşme modeli Kemalist Devletçiliktir ve Çin günümüzde bunun en canlı örneğidir.
Çin’in kalkınmasında özel yatırım bölgelerinin, yurt dışındaki Çinlilerin ve Çin’e yeni katılan HONG KONG’un da özel katkısı olduğu unutulmamalıdır.
Çin’de kumarcı kapitalizm yok, kara para aklama istasyonları yok, gazinolar yok, parası convertible değil ve devlet tahvili satılıp halk borç batağına sürüklenmiyor. Büyük bir pazar olması ve büyüyen ekonomisi, yabancı sermayenin hiç bir düzenleme yapılmaksızın Çin’e akmasına neden olmuştur. Çin’de bizdeki Tahkim Yasası da yok fakat dünyanın dört bir yanından bu ülkeye yatırımcılar gelmektedir. Çin; biz Türkler için yükselen değer olması gereken Kemalist Devletçilik Ekonomi Modeli’ni başarıyla uygulayan ve de parlayan bir yıldız olması nedeniyle oldukça önemli bir örnektir.
2004 yılında dünya ekonomisi, son üç yılın en büyük ortalaması ile %5,1 büyürken, Çin %9,5 oranında büyümüştür. 2005 yılında dünya ekonomisi yaklaşık %5 oranında büyürken, Çin %9,3 oranında büyümeyi başarmıştır. Çin, sanayi üretiminde %27,7’lik büyüme ile dünya birincisidir. Yatırım/GSYİH oranına bakıldığında da Çin bir dünya rekortmenidir. Çin, dış yatırımlar ve ithalat açısından, dışa bağlı bir ülke olmasına karşın dünyada bütçesi fazla veren nadir ülkelerden biridir.
Çin; bilim ve teknoloji alanındaki yatırımlarına her geçen gün daha fazla kaynak aktarırken temel bilimler, uzay ve yapay zeka çalışmalarını da hızlandırmıştır. Bugün dünyanın en gelişmiş en büyük 10 üniversitesinden ilk 6’sı Çin’dedir.

RAMAZAN AÇIKGÖZ

You May Also Like

More From Author

+ There are no comments

Add yours