MASİAD Çevre ve şehircilik komisyonu başkanı Uysal: “Deprem değil, Denetimsiz yapılar öldürür”

Paylaşmak Güzeldir..

İstanbul’un Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, şehir genelinde büyük tedirginliğe yol açtı. Vatandaşlar panikle açık alanlara akın ederken, gözler bir kez daha İstanbul’un eski ve riskli yapı stoğuna çevrildi.

MASİAD (Manavgat Sanayici ve İş İnsanları Derneği) Çevre ve Şehircilik Komisyonu Başkanı ve İnşaat Mühendisi Yusuf Özgür Uysal, yaşanan deprem sonrası önemli değerlendirmelerde bulundu. Uysal, vatandaşların sıkça yönelttiği “Evimize dönebilir miyiz?” sorusuna yanıt verirken, yapı güvenliğine dair ciddi uyarılarda bulundu.

“Bina kolonlarında, kirişlerinde çatlak, patlak ya da olağandışı sesler varsa kesinlikle ilgili kurumlara başvurulmalı. Bu tür belirtiler yoksa ve bina yapı denetiminden geçmişse, vatandaşlarımız panik yapmadan evlerine dönebilir. Ancak riskli yapılardan uzak durmak hayati önem taşıyor.”

“Kentsel Dönüşüm Bir Tercih Değil, Zorunluluk”

Uysal, İstanbul’un yapı stokunun büyük bir kısmının 1999 öncesine ait olduğuna ve bu yapıların önemli bir bölümünün güncel deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmediğine dikkat çekti. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un sunduğu yasal çerçevenin kentsel dönüşüm açısından büyük bir fırsat olduğunu vurgulayan Uysal, bina yaşı fark etmeksizin tüm yapıların mutlaka denetlenmesi gerektiğini ifade etti.

“İstanbul, olası büyük bir depreme her geçen gün bir adım daha yaklaşıyor. Bugünkü gibi orta büyüklükteki depremlerde dahi ciddi endişe yaşanıyorsa, bu yapı güvenliği konusundaki eksiklikleri net şekilde ortaya koyuyor. Kentsel dönüşüm bu noktada ertelenemez bir zorunluluktur.”

Deprem Yönetmelikleri Gelişti, Uygulayıcılar Geri Kaldı

Uysal, açıklamasında Türkiye’deki deprem yönetmeliklerinin tarihsel gelişimine de değindi. İlk kez 1940 yılında yürürlüğe giren yönetmeliklerin zamanla geliştiğini; özellikle 1999 depremlerinden sonra ciddi yapısal dönüşümler yaşandığını belirtti. Son olarak 2018 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY 2018) ile birlikte Performansa Dayalı Tasarım (PDA) gibi ileri düzey hesap yöntemlerinin kullanılmaya başlandığını söyledi.

Ancak bu gelişmiş tekniklerin uygulanmasında ciddi eksikler olduğunu vurgulayan Uysal, özellikle mühendislik eğitiminin bu noktada yetersiz kaldığını şu sözlerle dile getirdi:

“Bugün Türkiye’de birçok üniversitenin inşaat mühendisliği lisans programında PDA gibi çağdaş analiz yöntemlerine yeterince yer verilmiyor. Bu da sektörde uzman mühendis açığına yol açıyor. Yönetmelikler güncelleniyor ama onları uygulayacak insan kaynağı yeterince yetiştirilemiyor.”

Yeni Düzenleme: Mühendislere ve Mimarlara Tecrübe Şartı

Uysal, ayrıca yapı güvenliği açısından önemli bir adım olan yeni düzenlemeye de dikkat çekti. Zemin hariç 15 kat ve üzeri yapıların statik proje müellifliğini üstlenecek mühendisler için artık daha sıkı kriterler aranıyor. Buna göre;

•En az 7 yıl mesleki tecrübe,

•Toplamda en az 20 bin metrekare kapalı alana sahip 8 farklı projede deneyim,

•Yapı ana bilim dalında veya deprem mühendisliği alanında lisansüstü eğitim zorunluluğu getirildi.

Uysal, bu düzenlemeyi olumlu karşıladıklarını belirtti ve “Bu tür çok katlı ve yüksek riskli yapılarda deneyimsiz mühendislerin görev alması, büyük bir tehlike oluşturuyordu. Yeni kriterlerle birlikte mühendislik hizmetlerinde kalite yükselecek ve güvenli yapı üretimi desteklenecek” dedi.

Üniversitelere Çağrı: Müfredat Yenilenmeli

Uysal, üniversitelerin bu konuda acilen sorumluluk alması gerektiğini belirterek, inşaat mühendisliği bölümlerinin eğitim müfredatlarının güncellenmesinin şart olduğunu söyledi. Aksi takdirde, özellikle yüksek katlı binalar gibi karmaşık yapılarda, teorik alt yapıya sahip olmayan mühendislerin projelere imza atmasının ciddi bir risk doğuracağını ifade etti.

“Sağlıklı yapıların temelinde sağlam bilgi vardır. Mühendis yetişmeden güvenli bina olmaz. Bu yüzden eğitim, denetim ve bilimsel altyapı bir arada olmalı.”

Uysal’a göre, olası bir İstanbul depremi öncesi hem yapı stoğunun yenilenmesi hem de mühendislik eğitiminin reformdan geçirilmesi şart. Aksi halde, teknik ve bilimsel yeterlilikten yoksun uygulamalar, toplumun can güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atabilir.
Büşra Deveci / Haber

You May Also Like

More From Author

+ There are no comments

Add yours